Bunun bir nedeni, her ülkenin pasaport / vize sistemini bilgisayarlaştırmamış olmasıdır. Geliyorlar, ama yine de.
Ayrıca, her ülkenin sistemi birbirine bağlı değildir. Yani bir sınırda taramış olsanız bile, bunun bir sonraki aşamada olduğunu söyleyemezsiniz.
2005 yılında Zambiya'ya geçerek, kitaplarını bugüne kadar açtılar, Yeni Zelandalılar için bir çizgi çizdiler ve kelimenin tam anlamıyla 5 çizgiyi (| | | | | ile dört dikey çizgiden) geçtiler.
Bir sürü para maliyeti. Bazı ülkeler, tüm bu sistemleri kurmak için yatırım yapamaz ve bunları kullanmak için eğitilmiş personel. Bir kitapta soru sorabilecek ve satırları kesebilecek bazı adamlar kiralamak daha ucuzdur.
Bu nedenle, tüm farklı bilgisayar ve kağıt tabanlı sistemler göz önüne alındığında, vizeniz olduğu gerçeğini aktarmanın tek yolu bir parça kağıt taşımaktır - yani bir damga / vize.
Ancak, gelişiyor. İçinde çip bulunan bu akıllı pasaportların gelişiyle, artık verilerin elektronik ve (çoğunlukla) güvenli bir şekilde saklanmasının ortak bir yoluna sahibiz. Sonra vizeye dönüşmesi gerekiyor.
Eve gelen (veya Avustralya'yı ziyaret eden) Yeni Zelandalılar sadece bir bariyere yürüyebilir, yontulmuş pasaportlarımızı tarayabilir, fotoğraf çekebilir ve yürüyebilirler. Eve gelen İngiliz vatandaşlarının irisleri taranabilir, damga gerekmez.
Bunlar yavaş yavaş değişiyor, ama zaman alacak. Bu arada, serin pullar toplamak! :)